DNA nın Varlığı

Miescher
Cerrahi sargı bezlerinden elde edilen hücrelerde ve som balığı spermlerinde bol
miktarda bulduğu yüksek molekül ağırlıklı organik fosfat bileşiğine NÜKLEİN
demiştir. Daha sonra NÜKLEİK ASİT olarak ifade etmiştir.
Kossel
Nükleik aitlerin 5 karbonlu şeker-fosforik asit-azotlu baz dan oluştuğunu
ortaya koymuştur.
Ascoli, Leven ve Jones
Nükleik asitin 2 alt türünü ayırt etmişlerdir.

DNA ve RNA

Bu moleküllerin diğer moleküllerden önemli farkı kendi benzerlerini
oluşturabilmeleridir.
Bir molekülün genetik materyal olabilmesi için çeşitli ölçütlere sahip olmalıdır.
Bu ölçütleri 4 grup altında toplayabiliriz.
1. Tam bir organizmayı oluşturmak için genetik bilgiye sahip olmalıdır
(İnformasyon).
2. Üreme esnasında dölüne geçebilmelidirler (Transmisyon).
3. Döle geçebilmesi için kopya edilebilmelidirler (Replikasyon).
4. Genetik materyal her tür içinde farlılıklar oluşturabilecek çeşitliliğe sahip
olmalıdır (Varyasyon).

NÜKLEİK ASİTLER

NÜKLEİK ASİT Nükleik asitler, hücresel olayların yönetimini sağlayan organik moleküllerdir. Bütün canlıların Genetik Maddesini ( Genom = Kalıtım maddesi ) oluştururlar. Nükleik asitler, tüm kalıtsal bilgileri taşıyan ve bu bilgileri protein sentezine dönüştüren, tüm canlılarda bulunan en büyük organik moleküllerdir.ÖZET 20.yyın temel bilimsel başarılarından birisi de genetik bilginin transferi ve protein biyosentezinin kontrolünde kimyasal ilişkilerin moleküler düzeyde açıklanmasıdır.

İlgili maddeler nükleik asitler olarak adlandırılan biyolojik makromoleküllerdir. 1865’de Alman bilgini F. Mischer balık sperminden ilk kez nükleik asidi izole etti. Buna hücre çekirdeğinden izole edildiği ve asit özelliği gösterdiği için nükleik asit denmiştir (DNA). Bugün RNA ( Ribonükleikasit ) ve DNA ( Deoksiribonükleik asit ) olmak üzere iki çeşit nükleikasit vardır. Bunlar az veya binlerce kg/mol. molekül ağırlığa sahip makromoleküllerdir. RNA’ nın stoplazmada, DNA’ nın ise plastid ve mitokondrilerde de bulunduğu artık günümüzde bilinmektedir. Hücrede DNA’nın önemli bir kısmı çekirdektedir, bunlar kalıtım faktörlerini taşır. Elektron mikroskobik gözlemler DNA’ nın uzun, ipliğimsi ve dallaşmayan makromoleküller olduğunu gösterir.

DNA’nın özellikle hücre çekirdeğinde yoğun olmakla birlikte plastidler, mitokordrilerde de az miktarda vardır. Bakteri hücrelerinde DNA nükleotitde, siyonofit hücrelerinde kromidial apareyde yoğunlaşır. Virüslerin çoğu DNA içerir. Nükleikasitler daha çok bilgi taşıyıcıdır. Nükleikasitlerin yapıtaşlarına “Nükleotid” denir. Her nükleotid şeker, fosfor asidi ve azotlu organik baz moleküllerinden oluşur. İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ i ÖZET iii İÇİNDEKİLER iv 1. GİRİŞ 1 2. NÜKLEİK ASİTLERİN YAPISAL ÜNİTELERİ 4 2.1. Şekerler 4 2.2. Bazlar 5 2.2.1. Pirimidinler 5 2.2.2. Purinler 7 2.2.3. Nadir Rastlanan Bazlar – Modifiye Bazlar 8 2.3. Nükleositler 10 2.4. Nukleotitler 12 2.5. İnorganik Fosfat 12 2.6. Makromolekül Yapısı 13 2.6.1. Nukleik asitler 13 2.6.2. Polinukleotitler 13 3. DEOKSİRİBONUKLEİK ASİT ( DNA ) 16 3.1.

DNA’ nın Yapısı ve Özellikleri 17 3.1.1. DNA’ nın Birincil Yapısı 17 3.1.2. DNAnın İkinci Yapısı : İkili Sarmal 17 3.2. DNA nın Denaturasyonu ve Renatürasyonu 20 3.3. DNAnın Çeşitli Formları : 22 3.4. DNA Molekülünün Baz dizisinin Tayini 25 4. RİBONÜKLEİK ASİTİN (RNA) YAPISI VE ÖZELLİKLERİ: 26 4.1. Haberci ( messenger ) RNA ( m RNA ) : 27 4.2. Transfer RNA ( t – RNA ) 27 4.3. Ribozomal RNA ( r – RNA ) 28 4.4. RNA Baz dizisinin Tayin Edilmesi 29 5. NÜKLEİK ASİTLERİN FONKSİYONLARI : 29 5.1. DNA ların Eş Oluşturma Mekanizması –Replikasyon Olayı 29 5.2. Transkripsiyon 33 5.3. Translasyon : 34 6.

PROTEİN SENTEZİ 36 7. KROMOZOMLAR, GENLER 43 8. MUTASYON VE DNA ONARIMI 43 9. GENETİK KOPYALAMA 45 10. AİDS 46 11. SONUÇ 49 12. KAYNAKLAR 50 GİRİŞ Yaşam bilgilerini içeren, bunları saklayan ve proteine dönüştürülmesini gerçekleştiren biyopolimere “Nükleik Asitler” denir. Nükleik asitler, kalıtsal faktör taşıyıcıları ve protein sentezinin anahtar maddeleridir. 1865‘de Alman bilgini F. Mischer balık sperminden ilk kez nükleik izole etti. Buna, hücre çekirdeğindeki kütleden izole edildiği ve asit özelliği gösterdiği için “Nükleik Asit” denmiştir. O zaman bazı bilginler bunun genetik madde olabileceğini düşündüler. Fakat yapılan analizler sonucunda yapısında sadece dört farklı baz bulunduğu anlaşılınca, bu düşünceden vazgeçildi. Çünkü bu kadar az sayıda bazla pek çok sayıdaki genetik bilgi nasıl tutulabilirdi?

Bundan sonra bazı proteinlerin genetik madde olabileceği düşüncesi yaygınlaştı. İzole edilen DNA’ya sadece basit bir hücre ögesi olarak bakıldı. Fakat 1944 – 1952 arasında yapılan deneyler DNAnın bir genetik madde olduğunu kesin olarak ortaya koydu. Örneğin, patojen olan bir pnömokok hücresinden ayrılan DNA, patojen olmayan bir türün hücresine iletildiğinde RİBONÜKLEİK ASİT (RNA)
RNAlar ribonukleotitlerinbirbirlerine bağlanması ile meydana gelen tek zincirli nukleik asitlerdir. DNA molekülleri ile kıyaslandığı zaman boyları daha kısadır. Hemen hemen bütün hücrelerde bol olarak bulunmaktadırlar. Gerek prokaryotik gerek ökaryotik hücrelerde genellikle üç ana sınıf RNAya rastlanmaktadır. Bunlar mesencır RNA (mRNA), ribozomal

Devamı

Konu başlıklarından bazıları...

DNA zincirini oluşturan moleküller
Nükleotitler
Hücre Bölünmesi
Mitoz Bölünme

İndir

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

eXTReMe Tracker